8 Aralık 2009 Salı

Yalnızlığa Alışmak..!

Uzun süren aşkların ardından toparlanmak öyle zordur ki. Alışmak vazgeçmek, geçmişi zamana dağıtmaya çalışmak hepsi can sıkıntısıdır. Hele birde mutlu değilken mutlu görünme çabaları yok mudur işte zor olanların başında gelen budur. Oysa mutsuzdur kişi ama mutsuz olması için sevgili arkadaşları tarafından yalnız bırakılmazlar. Hep bir güleryüzlülük hep bir mutluluk tablosu oluşturulur istenmeden de olsa.
Yıllarını beraber yaşadığın iyisi ya da kötüsü ile sevdiğin kabullendiğin kişi nasıl olurda hayatımdan çıkar diye düşünmek için fırsatın bile olmaz bazen sonra bir bakarsın ki başka bir aşkın kollarındasındır. Aslında bazen en iyisinin bu olduğu fikrindeyim çünkü bir aşkı ancak başka bir aşk unutturabilir diye düşünüyorum. Zaten şunu da çok iyi biliyorum ki biten aşkın ardından uzun süre yalnız kalındığı takdirde hayatına demir prangaları örülüyor. Bir süre eski aşkı unutmak yeni aşklara alışılmak istenir sonra kafa dinleme faslı başlar sonra Ali yakışıklı değildir, Ahmet’in maddi durumu pek iyi değildir, Mehmet kaprislidir, Vedat çok geveze patavatsız çekilmez biridir diye devam eder yüzlerce bahanelerle kimse beğenilmez. Artık yalnız kalmaktan hiçbirşey hissetmeden yaşamaktan duygular bile tembelleşmeye başlamıştır.” Sevgilisiz hayat ohh mis gibi ne rahat” moduna giriliyor.

İşte işin en kötü yanı burada başlar. Bu süreden sonra “Yalnızlığa alışmak” başlar. Hiçbir ses hiçbir sima hiçbir ten o aradığı yeniden sevebileceği kişi değildir. Hep bir beklemek vardır hep bir beklemek.

Oysa gerçekten hep birini bekleyiştir yalnızlık..!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder